1 Kasım 2009 Pazar

İlk Sen Olduğun Gibi...


Bugünlerde biraz bulanığım. Aslında bulanıklık demiyelim, sadece anlamları derin olan anılarım depreşti :)

Ben kapıda durum icabı sırtı insanlara dönük bir şekilde, öylece duruyorken birden bir his doldu içime, ne olduğunu anlayamadım. Afalladım... Bu ve benzeri durumlar çok sık rastlanmamakla beraber heyecan vericiydi benim için, ne olduğunu sezebiliyordum. Derken birden adını heceledim. Ve, şaşakaldım... Bana sırtın dönüktü ve adını birkaç defa daha yineledim... Yüzünü görmem gerekiyordu emin olabilmek için ancak çıkamadım bulunduğum yerden... Ama nasılsa sen olduğuna öyle emindim ki, içimden bir ses "evet o" diyordu... Sarhoşluk gitmişti kendime gelmiştim biraz. Sonra sen bir ara kayboldun göremedim. Dışarı çıktığını ve tekrar döneceğini biliyordum...
Aradan biraz zaman geçti ve seni tekrar gördüm. Seni görmek gerçekten heyecan vericiydi. Evet... O kadar uzun zaman geçmişti ki, seni görme ihtimali kalkmıştı bende, kalmamıştı zerre kadar... Defalarca baktım sana, emin olmak için. evet o idin... İlktin... Sendin... :))
Kalbimin çırpınışları duyuluyordu. Heyecanlıydım.
Birden hatırladım o günlerimi sen yoktun o günlerimde ama aslında vardın, bilmediğin bir şekilde. Bulunduğum ortamdaki ses gitmiş, kulaklarımda anılar çınlıyordu. Hafif sarhoştum... O koskoca kalabalıkta yalnızdım. Aslında değildim çünkü... Çünkü Sen vardın. Karşımdaydın. Gözlerinde vardı. Kaçamak bakışları atan... İçtikçe güzelleşen, tazelenen anılarımla beraber dans ediyordum. Görüyordun. Sadece ben biliyordum anıları ve dansı... Sonra... Biraz daha, biraz daha... Alkol damarlarımda hızla dolanıyorken, kalp atışlarım bu ritme ayak uydurmaya çalışıyor. Anılar daha da güzelleşiyor...

İşte bu sebeplerden dolayı her şeyin, her an olabileceğine olan inancım pekişiyor. Hayatta Herşeyin Her An Olabilme İhtimalini Çok Seviyor ve Hayatın Sürprizlerine Her Zaman Açık Olmayı Seçiyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder